7 Eylül 2014 Pazar

Slm asl pls?

  • Bi de o vardı lan, naber?
  • Ne kadar sıkılıyorum anlatamam, hem sıcaak hem sıkıcıı hem de berbat bir yaz. Ne güzel planlarım vardı bu yaz için oysa tek yapabilidğim şeymlısa yetişmek, yeni diziye başlamak, ite kaka 4 kitap bitirmek oldu. He bi de oyunda lig düştüm.
  • Oyun demişken, şaka gibi ya, yaz vakti lol oynanmazmış arkadaş. Sırf liseliler gelse yine iyi amk, ortaokullular filan da denk geliyor, küsüp küsüp gidiyorlar oyunun ortasında. Bi kişi küsünce 3 kişi çıkıyor oyundan asdf şu yaz vaktinde, tam takım olarak oyun bitirmedim resmen.
  • Ben mezun dümbelek oldum demiş miydim, artık işsiz ve kpss’ye hazırlanan dümbelekliğe gönül rahatlığıyla terfi edebilirim.
  • "Sen bu videoyu çek ama sonra bana at, aklım normale dönünce neye bu kadar güldüğüme bakıcam" diyen insanım kafam güzelken. Üzerinden aylar geçmiş, bugün yalancı pikniğimizde bana o eylenceli-evveeet y ile- dakikalarımızı izlettiklerinde farkettim. Oysa ki, hiç hatırlamıyorum lan, baya bildiğin gülmüşüm devamlı, gülmeyi bıraktığım kalan kısımda da götü başı dağıtıp oturmuşum asdfg
  • Bugün minibüsteyken, başka bi minibüsün kaza yaptığını gördük. Bizim minibüsçü abi, çekti minibüsü kenara hop atladı ne oldu ne bitti diye sormadan kavgaya daldı. Adam dava adamı, lütfen pls.
  • Bence ben kafam güzelken dünyanın en tatlı Nurşah’ı oluyorum.
  • Ah Turgut Uyar ah.

29 Ocak 2013 Salı


“ Sokaktan hâlâ çocuk sesleri geliyordu. Ayakta hareketsiz duruyorduk. Her şey çocukça ve çok keder vericiydi. Aklıma sevdiğim bir romandan bir cümle gelmişti. Kaderin bizi başrole taşıdığı, ikimiz dışında her şeyi cılız bir manzaraya dönüştürdüğü o anda, cümleyi kendimce yeniden kurdum: Bizim büyük çaresizliğimiz Nihal’e âşık olmamız değil, sesimizin dışarıdaki çocuk seslerinin arasında olmayışıydı. Asıl çaresizlik buydu… “
Bizim Büyük Çaresizliğimiz

20 Aralık 2012 Perşembe

O değil de, benim ellerim çok üşüyor onu ne yapacağız?


  • Tam 1 sene 4 gündür diş teli takan bir insan olduysam ben, günler çabuk geçiyor demektir. Nerede kaldı bana ‘telli telli telli turna’ diye şarkılar gönderen arkadaşlarım?
  • Duştan çıktığınızda sizi bir kocaman buhar dalgası karşılıyor ve artık aynaya isminizi yazabiliyorsanız üzülerek-ya da sevinerek!- söyleyebilirim ki; kalorifer yakma, kaban giyinme mevsimi gelmiş demektir.
  • Dizi izlemek istemiyorum. Hevesle başladığım kitapları bitiremiyorum. Film falan izlemeyemedğimi hiç hiç gerek yok söylememe. Kendi kendime kaldığımda salak saçma duvara bakıp duran acaip bi insan oldum bu aralar. 
  • Pazartesi günü başlayacak olan vizeler öncesi, bu buz gibi havada sağdan soldan aşağıdan yukarıdan deli rüzgar alan bi yerde 2 saat dona dona oturduk. Çok da güzel oldu. En önce hangimiz zatürre olur diye kafamdan hesaplar yapmaya başladım ben şimdiden.
  • Tam eve dönüyorum geçen gün, akşam böyle. Nurşah dedim, in hadi git yanına, ne olacak sanki. Yine kendimle kaldım ama.
  • O kadar senelik kardeşim, hayatımda ilk defa veli toplantısına katıldım. Çok da acaipli bir şeymiş. Bir baba gelmişti, elleri kolları kir pas içinde, kapkara. Üstü başı aceleye getirilmiş, kırışmış. İşten çıkmış belli, gelmiş ama. Kızının sağını solunu, derslerini kızından iyi biliyor ama. Bak kızım dedim, sen büyü güzel bi kadın ol. Ol ama tamam mı?
  • Sonra da ben bazen diyorum ki kış gelmese bari, çok üşür mü orada?
  • http://fizy.com/#s/15159w Tamam. Hadi siz bunu dinleyin de. Ben şey yapayım. Ben de dinleyeyim. Olduu, öperler.
  • Az üşüyün hadi. Kıyamam.

15 Mayıs 2012 Salı

"Eğer havuzda, bozulacağı için saçlarını ıslatmayan bir kadına rastlarsanız, hemen kaçın. Kıkırdayarak suya dalıyorsa, derhal siz de dalın.."

Bense.. Saçlarımı düzenli olarak taramıyorum ama her banyodan sonra tarıyorum. Neredeyse her gün de banyo yapıyorum. Böylece, saçlarımı neredeyse her gün taramış oluyorum. Bugün de duşa girdim, sonra saçlarımı taradım.

Kursta yeni bir kurun ilk günüydü. Bitse de gitse diyorum ama hiç gitmiyor, aksine yeni yeni insanlar filan.. Meraba diyorum, geçiyorum ve hayatımda gördüğüm en itici İngilizce öğretmeninin bizim sınıfa düştüğünü söylemeden duramıyorum. Neyse, erken bitti en azından, haftada 6 saat. Bir şey değil.

Akşam eve dönerken, metrobüsteki biri sarışın, öbürü esmer olan gay çiftten bahsetmek istiyorum. Yani aslında bahsetmek istediğim… Sarışın olana bakıp ‘hey dostum sevgilin çok yakışıklı biliyorsun değil mi?’ deme isteğim.. Bir yakışıklıyı daha kaçırdım iyi mi! Üstelik lansmanında bile değilim bu seferkinin.. Kader..

Bu aradaa, dünyanın enenenenen yakışıklı adamının bizim sokakta oturduğunu söylemiş miydim? Kumral saçlı ama esmer tenli, uzun boylu ama ısırmalı kollu.. Falan.. Bugün beni hunharca çikolata yerken gördüğün için üzgünüm. Bakmaz bakmaz bakacağı tuttu onun da. Te allam.!

Neyse, ne diyorduk.. Saçlarımı neredeyse her gün tarıyorum. Havalar pek de iyiye mi gidiyor ne? Ve, teyzemleri çok seviyorum. Ve sonra, kardeşimi çok seviyorum. Kitaplarımı ve Eminebalımı da çok seviyorum. Elbiselerimi, dövmemi.. Sonra bazen de bulutları.. Kesin daha bir sürü şey seviyorumdur bence. ‘Sevemiyorum’ triplerinde olan insanlar var mı hala? Varsa beraber bir şeyleri sevebiliriz. Hiç olmazsa deneriz..

Ve son olarak, bizim sokaktaki dünyanın enenenenen yakışıklı adamı; seni özellikle yerim. İyi geceler dilerim genşler..

12 Mart 2012 Pazartesi

"Aaa, sen ne yaptın saçını. Turuncu mu olmuş bu sefer. Yakışmış da ama ha..!"

Biliyorsunuz, komşuluk ilişkileri günümüzde artık eskisi gibi değil. Öyle iki bin saat süren ev oturmalarını geçtim, yolda karşılaşınca bile selamlamıyor komşu komşuyu.. Ama bizde öyle değil, biz selamlaşıyoruz çok şükürella..!

Mesela bizim bir üst komşu var. Buraya ilk taşındığımızdan beri kardeşimle bana yemek getirir filan, iyi kalpli biraz minikçe bir kadın. Ben ikinci öğretim olduğumdan ve eve giriş çıkış saatlerim oturduğumuz semte göre biraz absürt kaçtığından pek çok karşılaşamıyoruz kendisiyle. Ayda yılda bir filan.. Ben de, sürekli saç rengiyle oynayan bir manyak olduğumdan kadın her gördüğünde beni şaşırıyor..

“Aa, siyaha mı boyadın saçlarını.. Biraz beyazca kalmışsın ama olmuş yani.. Yakışmış..”

“Ne yaptın sen saçlarına bakayım. Apartmanın ışığından da belli olmuyor. Kızıl mı bu. Beyaz tenlisin ya, çok yakışmış vallaaa..” gibi cümleler kurduruyorum kadına. Garibim o da haklı yani ne yapsın. Sarı dışında hemen her renge girdi bu saçlar.. Buraya taşındığımızda koyu kahve idi saçlarım, sonra açık kahverengi böyle enteresan bir renk. Sonra koyu.. Sonra kızıl. Sonra siyah. Sonra kızıl ama turuncu..  En son turunculu bir şeyler oldu işte. Oldu valla.

“Aaa, sen ne yaptın saçını. Turuncu mu olmuş bu sefer. Yakışmış da ama ha..!” Bugünkü bombamız da bu.. Bence bu kadın biraz yalan söylüyor gibime geliyor bazen ya da kendini hiç değiştirmiyor. İnsan her seferinde de aynı şeyi mi söyler lan. ‘Yakışmış.’ Neyse, yalancıktan da uydursa seviyorum bu kadını. Yüzde bin. !

5 Mart 2012 Pazartesi

Oluum nasıl bir sıcak lan bu diyeceğimiz günler gelsin artık..

Sonra da ben, bu sıcakta sevgili de hiç gitmezmiş iyi ki yalnızım ki triplerime gireyim her zamanki gibi filan.

O güzel günler gelsin işte olum. Babet giyeyim mesela ben rahat rahat. İkibin saat kolda taşımalı kabanlar kalksın da, ince ince hırkalar alsın yerini… Her azıcık ısınan havaya ‘pardon siz bahar mısınız’ diye heveslenmeyelim. Gerçekten bahar olsun, yaz olsun.. O la la..!

Yoldaki erik satan amcalara bakıp yüzümü buruşturayım, erik sevmem ki ben zaten diye. Sabahları duşa girdikten sonra evden çıkmama çemkirmesin kimseler. Meleğimin dediği gibi düttürü leyla gibi atayım kendimi sokaklara. Börtü böcek, çiçek miçek dolsun etraf da, günümüz şenlensin.. O la la..!

Akşam olsun böyle güzel bir serin.. Fakültenin bahçesindeki kalabalığa bakıp; şu saatte bi tek ikinci öğretimler kalsın şurda! diye söyleneyim, elimde çayımla oturacak yer bulamamışken. Sonra 2 karış bahçemizin içerisindeki, el kadar çimenlere gidelim oturmak için. Tam çayımız bitsin, ders saati gelsin de son dakikada vazgeçelim. Kaptırıp gezmeye gidelim.. O la la..!

Sonra işte böyle bişiyler… Bahar hanımefendi teşrif etsin.. Daha da bir şey istemem. Beni bu güzel havalar mahvetsin, yeter.

12 Şubat 2012 Pazar

Allaanı seven üzerime beyni olan birini atsın ya da düşünebilen birini..

Çünkü biliyorsunuz her beyni olan düşünme yeteneğine sahip değil..! Yok oldu da atmazsanız, birazdan deliricem.. İki dakkaya kalmaz.!
Ben hiçbir zaman böyle boy takıntısı olan biri olmadım. Zaten iki karış boyum var, tutup da kısayım kısayım diye dertlenmedim çevremdekilere, hatta aksine yeri geldiğinde kendimi alaya alıp laf söyledim. Hani biliyorum kısa boylu olduğumu da karşıdan biri gelip de söylediği zaman çok aptalca oluyor siz onu biliyor musunuz peki? 
Konuşurken laf arasında ‘sen kendini kötü hissetmiyor musun ya, ben seninle yan yana durunca kötü hissediyorum’ demeler, sen bu boyla en fazla 175 biriyle evlenebilirsin lafları, ezmeler filan. Ne yani olum, havan kime! Bir söylesen anlayacağız da.. 
Bugün de bi çocuk tutmuş, 175 bile fazla sana dedi. Hayır lan ciddiydi bir de ona yanarım. Sonra ekledi tabi ‘ben çok dikkat ederim böyle şeylere, kızı gösteren boyudur yüzü ağzı burnu çok güzel olsa neye yarar el kadarsa, çirkin işte!’ diye de ekledi.. Yemin ediyorum ciddiydi ya.! O kadar şok oldum ki sürekli bence abartıyorsunuz ya demekten başka bir şey diyemedim. Sonra bir de üzerine demesin mi ‘Allah vermemiş işte ne yaparsın.’ ! Ha, bir de dedi ki, her erkek böyle düşünürmüş. Müşmüşmüş.!
Evet, vermemiş işte. Beni böyle yaratmış ne yapayım öleyim en iyisi ben, boyum kısa olduğundan. Hayır, sen kitap okuyor musun? Güncelle alakalı mısın? Sinema, tiyatro peki? Onlar ne alemde.. Hadi boy benim elimde değil de, sen bunları yapıyor musun? Yüzüme bakıp bakıp ‘ya ben kitap okuyamıyorum’ demen o laçka tavrınla o çirkin lan. Aldığın nefesi boşa verme, hem benden de fazla kütle kaplıyorsun dünyada..
Demedim tabi. Keşke deseydim de demiyorum çünkü böyle mm nasıl desem, şekilci ve düşünmeyen insanlara fazla gelir bunlar. Anlayabileceklerini de sanmıyorum..
O değil de, bodur tavuk her dem piliç yaa !